Kar Tatili Hikayesi

Pelin Kaya 04.12.2025 23 Okunma Sayısı Çocuk Hikayeleri 1 Yorum
Kar Tatili Hikayesi

Sabahın erken saatlerinde kar taneleri sessizce, sanki dünyaya hafifçe dokunuyormuş gibi düşüyordu. Mahallenin üzerinde bir gecede kurulan sessiz beyaz örtü, kimsenin kıyamayıp bozamadığı bir tabloya benziyordu. İşte tam o sırada, on iki yaşındaki Efe yatakta doğruldu ve pencereye baktı. Gözleri bir anda büyüdü.

“Anne! Baba! Dışarıya baksana! Her yer bembeyaz olmuş!”

Mutfaktan kahvaltı hazırlayan annesi, gülümseyerek cevap verdi.

“Efe, hava durumu dün söylemişti zaten. Ama bu kadarını ben de beklemiyordum doğrusu.”

Efe pijamalarıyla koşarak dışarı çıktı. Kapının önünde duran küçük kız kardeşi İlayda, heyecanla zıplıyordu.

“Efe abi bak! Kar tatili olmuş olabilir mi?”

Efe gözlerini kısarak sokakta gezen komşulara baktı. Üzerlerinde kalın montlar vardı, fakat herkes biraz şaşkın, biraz da sevinçli görünüyordu.

Tam o sırada, telefonundan bildirim sesi geldi. Ekranda kocaman bir yazı belirdi: OKULLAR KAR NEDENİYLE TATİL!

Efe’nin yüzü bir anda parladı.

“İlayda! Kar tatili! Bugün kar tatili!”

İlayda bağırarak annesine koştu:

“Anne! Anne! Bugün tatilmişiz!”

Annesi gülerek ikisine sarıldı.

“E bari üzerinize bir şey giyin de öyle sevinin!”

İkisi hızla montlarını, atkılarını, eldivenlerini giydi. Kapıyı açıp dışarı çıktıklarında buz gibi hava yüzlerine çarptı ama içlerindeki heyecan her şeyi ısıtıyordu.

Mahallenin ortasındaki parkta çoktan bir grup çocuk toplanmıştı. Hepsi karla oynamanın verdiği deli enerjiyle sağa sola koşuyordu. Efe ve İlayda oraya doğru yürürken en yakın arkadaşları, Mert ve Asya, onlara doğru koştu.

“Efe! Hemen gel! Kardan adam yapıyoruz!” diye bağırdı Mert.

“Bir de kızak yarışı yapacağız!” diye ekledi Asya.

Efe gülerek karşılık verdi.

“Tamam! Biz de varız!”

İlayda ellerini havaya kaldırdı.

“Ben en büyük kardan adamı yapmak istiyorum!”

Asya ona gülümseyerek döndü.

“O zaman seninle birlikte yapalım. Ama kardan adamın ismi ne olsun?”

İlayda, kar taneleri saçlarına takılırken düşündü.

“Mmm... Kar Pofuduk!”

Herkes kahkaha attı.

Parkın bir köşesinde karı toplayıp yuvarlamaya başladılar. Mert büyük bir kar topunu yuvarlayarak temel gövdeyi yaparken, Asya orta kısmı oluşturuyordu. İlayda ise küçük bir kar topunu yoğururken heyecanla bağırıyordu:

“Bu baş olacak! Baş çok önemli!”

Efe, gülümseyerek yanlarına gelip havuç ve taşları gösterdi.

“Burnunu havuçla yapacağız, gözleri taş, ağzı da minik çubuklarla olur.”

İlayda ellerini beline koydu.

“Pofuduk çok yakışıklı bir kardan adam olacak.”

Az sonra kardan adam tamamlanmıştı. Gerçekten de güzeldi. Hatta parkın diğer köşesindeki çocuklar bile dönüp bakıyordu.

Mert, Efe’nin kulağına eğildi.

“Kar Pofuduk biraz fazla iyi oldu. Sanki geceleri canlanacakmış gibi görünüyor.”

Efe kaşlarını kaldırdı.

“Ohooo! Sen kesin yine çizgi filmlerdeki şeyleri düşünüyorsun.”

Mert omuz silkti.

“Belli olmaz. Kar tatili günleri zaten biraz büyülüdür.”

Bir süre sonra herkes yorulup soluklanırken, parkın kenarında gizemli görünen eski bir ev dikkatlerini çekti. Eski bir tek katlı evdi, çatısı neredeyse tamamen karla kaplanmıştı. Bahçesinde kimse yoktu. Çocukların çoğu o eve hiç yaklaşmazdı ama bugün kar tatilinin heyecanı, cesaretlerini artırmıştı.

Asya yavaşça konuştu.

“Şu evi fark ettiniz mi? Kim oturuyor orada?”

Mert cevap verdi.

“Kimse oturmuyor. Senelerdir boş.”

Efe merakla baktı.

“Bir bakalım mı?”

İlayda bir adım geri çekildi.

“Korkunç olabilir.”

Efe kardeşinin elini tuttu.

“Beraberiz, korkma. Sadece dışarıdan bakarız.”

Evin önüne geldiklerinde, evin bahçesine doğru ince bir kar izi gördüler. Sanki biri yürümüş ama ayak izleri garipti… insan izine benziyordu ama bazıları çok büyük, bazıları çok küçüktü.

Mert gözlerini kısarak söyledi:

“Bu ayak izleri… normal değil.”

Asya fısıldadı.

“Belki de… belki de… Kar Pofuduk canlanmıştır!”

İlayda titredi.

“Olur mu öyle şey?”

Efe gülerek omzunu silkse de, içinden bir merak kıpırlandı.

Bir anda evin kapısı gıcırdayarak açıldı. Çocuklar olduğu yerde dondu.

İçeriden küçük bir ses geldi:

“Hey! İçeri gelmeyin! Düşersiniz!”

Hepsi irkilerek geri çekildi. Kapıdan yaşlı, güleryüzlü bir adam çıktı. Üzerinde kalın bir örgü kazak, uzun atkı ve kocaman bir gülümseme vardı.

“Sizi korkuttuysam özür dilerim çocuklar.”

Efe utangaçça konuştu.

“Biz… sadece merak ettik. Ev boş sanıyorduk.”

Adam başını salladı.

“Bu ev benim torunumun eski evi. Kışları buraya gelip soba yakarım. Ama bugün kapıyı açık unutmuşum.”

Asya gözlerini kocaman açtı.

“Ayak izleri size mi ait?”

Adam güldü.

“Bana ait olmayan da var. Sabah erkenden dışarı bakınca kocaman bir kardan adamın burada durduğunu fark ettim. O kadar güzeldi ki ona selam bile verdim. Ama biraz önce baktığımda yok olmuştu.”

Çocuklar birbirine baktı. Onların kardan adamı Kar Pofuduk’tan bahsediyordu.

Mert hemen atıldı.

“Biz yaptık onu! Parkdaydı!”

Adam şaşkınlıkla gülümsedi.

“O zaman sizi bir sıcak çikolata ile ödüllendirmek şart oldu.”

İlayda gözleri parlayarak sordu:

“Gerçekten mi?”

“Elbette. Kar tatilinin kuralıdır bu: Üşüyen çocuk sıcak çikolata içmelidir.”

Ev sıcacıktı, içeride soba yanıyor, bardaklardan yükselen sıcak çikolata kokusu eve yayılıyordu.

İlayda bardağını kavrarken sordu:

“Peki Kar Pofuduk nereye gitmiş olabilir?”

Yaşlı adam düşünceli bir sesle cevap verdi.

“Belki de maceraya çıkmıştır. Kardan adamların bazıları, onları yapan çocukların sevinciyle canlanır. Buna eskiler ‘Karın Neşesi’ derdi.”

Mert heyecanlandı.

“Yani gerçekten canlanmış olabilir mi?”

“Belki. Ama unutmayın, bazen bir şeyin gerçek olması için gözle görmeniz gerekmez. İçinizi ısıtıyorsa, hayalinizde yaşıyorsa, o yine gerçektir.”

Efe bu sözleri duyunca derin bir nefes aldı. Kar Pofuduk’u düşünüyordu. Belki gerçekten bir maceraya atılmıştı… Ya da birine yardım etmeye gitmişti.

Evden çıkınca kar yağışı iyice hızlandı. Hava artık akşama dönüyordu. Parka geri döndüklerinde Kar Pofuduk’un yeri bomboştu. Sanki hiç olmamış gibi…

Ancak tam o sırada Efe bir şey fark etti.

“Bakın! Kar izleri!”

Karın üzerinde uzun, yuvarlak izler oluşmuştu. Bir kardan adamın yuvarlanarak gidebileceği türden…

İlayda nefesini tuttu.

“O gerçekten… gitmiş.”

Asya hafifçe gülümsedi.

“Belki bir gün geri gelir.”

Mert de ekledi.

“Belki de başka çocukların yanına gidip onları mutlu etmiştir.”

Efe karın üzerine çömeldi, izlere dokundu. İçinde hafif bir sıcaklık hissetti.

“Nereye gittiğini bilmiyoruz ama biz onu yaptık. O bizim gülüşlerimizden doğdu.”

İlayda elini ağabeyinin omzuna koydu.

“Belki de kar tatilinin sihri tam olarak budur.”

Kar yavaşça yağmaya devam ederken, dört çocuk gökyüzüne baktı. İçlerinde küçük bir sır taşıyorlardı artık: Kar tatili sadece okulların kapanması değildi… Bazen kalbinize karlar arasında bir mucize bırakırdı.

Ve o mucizenin adı Kar Pofuduktu.

Bu Hikayeyi Paylaş

1 Yorum

  • M
    Metin

    tam da yılbaşı gelirken bu hikaye iyi geldi:))

Yorum Yazın